27 Kasım 2007 Salı

Peşmelba :)



Mango magazalarına eskiden daha fazla ugrar ve alısveris yapardım, sonra Zara ve digerleri acıldı, Mango'nun koleksiyonları da tasarım ve kalite olarak kotulesince ilgimi cekmez oldu pek. Onlarda bu durumu farketmiş olacak ki, gecen Nisan'dan beri kendilerine ait giyim markaları olan model/aktris Milla Jovovich ve Carmen Hawk'dan destek aldılar. Yaz koleksiyonu yine beni pek tatmin etmemisti ama bu kıs gelen gece koleksiyonundan seftali tonlarında, ucusan, tiril tiril elbise ilgimi cekmeyi basardı. Önceleri kendisiyle pek ilgilenmedim, zira çok fazla dugun, acılıs ve kokteyle katılan bir insan degilimdir, para ödeyip dolabımda yatmasını istemem. ( Gerci elbisenin fiyatı 109,00 tl, benzerlerine oranla ucuz bile denebilir) Neyse, bir gun elbiseyi resimde Diane Kruger'ın kullandığı sekilde gorunce elbiseye ilgim daha bir arttı, kıs sezonunda opak corap ve sal ile tamamlayacagınız elbise yaz sezonunda yuksek topuklu sandaletler ve hafif bronz bir tenle ( biliyorum biliyorum gunes zararlı, ben de pek cıkmıyorum zaten, sadece hayal ediyorum) pek hos olabilirdi. Sadece merakımı gidermek icin, gecen haftasonu Kanyon Mango magazasında kendisine sans verip denemeye karar verdim. Kucuk bedeni kalmamıstı, satıs gorevlisi arkadasın kalıbı kucuk uyarısıyla medium u denedim, sonuc olumsuzdu dolayısıyla tam olarak nasıl durduguna dair bir sonuc elde edemeden oradan ayrıldım, diğer magazalarda sansımı denemeye karar verdim. Elbisenin iki kucuk kusurunu yazmadan edemeyeceğim, biri boyundan baglanan askıların materyali, digeri de % 100 polyester olması, uygun fiyatın sebebi için yeterince acıklayıcı sanırım, yine de fiyatına oranla durusu takdire değer. Eger yılbasında partide giymek için bir elbise arıyorsanız, katılacagınız bir dugun varsa bu elbiseye de bir goz atın, Mango'dan aldıgınız bir elbiseyi baskasında gorme olasılıgınız yuksek olsa da, daha sonrası icin kullanacaksanız sorun olmayacaktır. Elbiseyi deneme sansım olursa yine yazacagım, hatta kalırsa indirimde almayı da dusunebilirim.
Dip not: Kanyon demişken haftasonu Sıpsevdi ( The Heartbreak Kid) adlı filme gittik. Ben Stiller ve Michelle Monaghan'ın bas rollerde oldugu bu romantik komedi, bize eglenceli bir kac saat gecirtti, fazla bir sey beklemediginiz takdirde onerilir :)

26 Kasım 2007 Pazartesi

Bu bu nedir bu??



Sayfamda ele almak istediğim ana baslıklardan birisi daha önce de bahsettigim üzere, kamuoyunun tanıdığı, yerli/yabancı "ünlü" baslıgı altında ele alabilecegimiz kişilerin, kendilerine özgü stillerini de icerecek. Bu tarzlar hakkında fikir beyan ederken, her yerde gordugunuz o toz pembe yorumlara her zaman rastlamayacagınızı tekrar belirtmek isterim.

Dun evde pazar keyfi yaparken Gunaydın ekinde gordugum bir resim ve yazı, beni su an bulundugum kacınılmaz duruma getirmis bulunuyor. Life + adlı kösenin yazarı aynı zamanda moda polisi baslıgı altında o hafta kendince sık gordugu kisi hakkında yorumlarda bulunuyor, bu haftanın konugu da benim genelde fiziksel olarak beğendigim Begum Sen'e ait. İsmini iyi kötü duydugunuzu varsayarak, sizlere giyinirken ne yapmamanız!! gerektigi konusunda nacizane yorumlarda bulunacagım. Kendisi genel olarak Roberto Cavalli ve Dolce & Gabbana cizgisinde bir stile sahip; hayvan desenleri, şatafatlı kıyafetler, kürk, işlemeli elbiseler.. gardrobunda önemli bir yer tutuyor. Resme ilk baktığımızda gozumuzu alan bir parlaklıkla karsılasıyoruz, her parça ayrı telden bir parıltıya sahip. Ayrı ayrı ele alırsak; bronz Dolce & Gabbana trençkot iddialı bir yapıda, sade bir kıyafetin üstüne giyildiğinde kıyafeti farklılaştıracak bir parça, benim tarzım olmasa da giyilebilecek imza bir parça. Simdi siz bu kendi başına buyruk, göz alıcı parçayı, yine gumus- bronz parlak bir kemer ve Miu Miu gumus parlak botlarla tamamlarsanız ortaya işte bu facia görüntü çıkıyor. Botların yuvarlak burnunu ve düz olmasını sevdim, yine daha sade tercihlerle kombinlendiğinde kıyafete hareket katabilecek karaktere sahip, tüm bunlara rağmen bu kadar birbirinden farklı parlak tonlarda, "ben burdayım" diyen parçanın aynı anda bir araya gelmesi gözümüzü yormaktan başka bir şeye yaramıyor, hepsi bu parlaklık denizinde, değerini bulamadan kaybolup gidiyor. Bu kadar parlaklık size hala yetmediyse, bu kıyafetin bir de içi var ki başka bir alem :) Alttan görebildiğimiz Kate Moss'un Glastonbury müzik festivalinde Alexander McQueen siyah çizmelerle kombinlediğine benzer siyah pvc tayt bize bu kadarı da olamaz dedirtiyor ama oluyormuş. ( Bu kadar parlak kelimesi gecen bir yazı yazabileceğimi hiç düşünmemiştim ama bu kıyafeti başka bir kelimeyle tanımlamak imkansız :) )

Son bir notumda köse yazarına; yazısından gordugumuz uzere, ülkemizde hala marka giyinmenin stil sahibi olmakla es değer tutulması, bizim daha çok yol kat etmemiz gerektiğinin en güzel kanıtı. Bu yazıyı burda bitirirken, dünyada sadece marka giyinen ve paranın alabileceği en pahalı parçalara sahip olan Victoria Beckham sizce neden en rüküşler listesinde? sorusunu oncelikle kose yazarımıza sonra hepinize sorup, herkese ev odevi veriyorum :)

Bugün ne giydim?


Uzun bir aradan sonra herkese selamlar :) Güneşin azıcık görünmesi içimden renkli giyinmeyi getirdi, su saat itibarı ile güneşten eser kalmasa da, günün seçimleri baki kaldı :



  • Diesel koyu yıkama, boru paça denim pantolon

  • Topshop grafik desenli üst

  • Mango pembe minik hırka

  • Pretty Fit açık kahve yuvarlak burunlu çizme

  • BCBG Max Azria çanta

  • Accessorize mor taşlı, sallantılı küpe

17 Kasım 2007 Cumartesi

İstinye Park'ta bir cadı

Yaklaşık 1,5 aydır açık bulunan İstinye Park'a artık daha fazla kayıtsız kalamayarak bu cumartesi gitmiş bulunuyoruz. İstinye Park öyle sanıldığı gibi İstinye'de sayılmaz aslında, daha çok Maslak'ta diyebiliriz. Cumartesi olmasına rağmen trafik fazla yok, taki İstinye Park'ın otoparkına yaklaşana dek. Yol boyunca sanki bir şantiyede ilerliyormuşsunuz gibi çeşitli kum yığınları arasından, çamurlu yollardan gidiyorsunuz. 10 dakikada falan otoparka giriyoruz ama o kadar dolu ki, park edebilmemiz yaklaşık 15-20 dakikamızı alıyor, neyse ki yönlendirmeler Kanyon otoparkından çok daha iyi. İçeri adım attığımızda diyebileceğim yegane şey büyük olduğu, alt katta genelde ev ile alakalı bir şeyler satan dükkanlar var, Koleksiyon, Esse, Linens gibi.. bu katta bir de pazarımsı bir bölüm var ki, görüntüsü şahane, her şeyi bulabileceğiniz manavlar, Mısır çarsısı tadında baharat, sünger, kurutulmuş sebzeler satan dükkanlar, balıkçı ve balık restoranı ( İnsanların mideye indirdikleri balıklarda gözüm kalmadı değil ama masanın boşalmasını beklemeyecek kadar gururluyum ve aç değilim :) ) Neyse bir üst kata çıktık burada çeşitli spor mağazaları ( Dünyada pek çok spor ayakkabı markasını bünyesinde bulunduran Foot Locker'ın ilk mağazası, Adidas, Puma, Nike), çocuk mağazaları, hamile giyim mağazaları ve yiyecek katı bulunuyor. Mağazaları şöyle bir dolaşıyoruz, Nike'ın tekstil ürünlerini pahalı bulup, Adidas'ta bir tshirt, Top Ten Sleek serisinden çiçek baskılı bir ayakkabı ve Stella Mccartney Koleksiyonu'ndan 1-2 parça bir şey beğeniyoruz.

Yiyecek katında durum fena, masalarda insanlar üst üste Cevahir Alışveriş Merkezinden farkı yok, yemek yemek bir işkence olabilirin ilk sinyallerini alıyoruz, neyse ki şimdilik aç değiliz. İlerlemeye devam, diğer 2 katta Bershka, Zara, Mango, Accessorize,Yargıcı.. vs gibi bildik mağazalar ki bunların hiç birine girmiyoruz, bunun dışında Aldo, Sephora ( Merakla beklediğim çok markalı kozmetik mağazası ), Gap.. gibi yeni mağazalara dalıp merakımızı gideriyoruz. Aldo'nun Nişantaşı ve Beyoğlu mağazalarına gitmiş biri olarak, burada bazı ayakkabıların (özellikle reklamlarında görünen metalik renkli, önü açık ayakkabının fiyatının yaklaşık 600 tl olduğunu görünce) normalde Amerika'da ortalama fiyat kategorisinde trendy ayakkabılar sattığı göz önüne alınarak, fahiş fiyatlı olduğunu olduğuna karar verip, bazı aksesuarları beğeniyoruz. Uzun süredir gelmesini beklediğim Sephora yeni markaları literatürümüze katması, uygun fiyatlı kendi makyaj ürünleri, rengarenk reyonları ve peşinizde dolaşıp sizi sıkmayan satış görevlileriyle bizden tam not alıyor, istediğiniz gibi markaları tecrübe edebiliyorsunuz, tam sevdiğimiz gibi . Gap diğer katlarda Gap kids ve Baby Gap mağazalarının da ayrı olmasınında etkisiyle gözümüze biraz küçük görünüyor, yurtdışında da çeşitli koleksiyonlarıyla tecrübe ettiğimiz Gap bu mağazasında genelde basic dediğimiz temel koleksiyonuyla bize merhaba diyor, genel olarak yurtdışına kıyasla azıcık pahalı bulduğumuz Gap'te iş ve günlük hayatımız için kullanılabilecek kazaklar, gömlekler ( 80-90 tl), pantolonlar, penye uzun ve kısa kollu üstler (40-50 tl), jeanlerle ( 110 tl civarı) alışveriş yapılabilecek mağazalardan biri oluyor. Arkadaşlarımın karnı acıktığı için, Juke Box adlı bir yerde tıkış tıkış yemek katı sıkıntısından kurtulup bir şeyler yiyoruz , yemekler sıradan, zaten yemeğe çok vakit ayırmak istemiyoruz, servis hızlı ama devamlı bir şeyleri yanlış yapıyorlar, neyse daha önemli bölümlere doğru yöneliyrouz. 4. katta biraz daha üst kategori mağaza ve restoranları görüyorsunuz, Go Mongo, Mezzaluna, Max & Co., Max Mara, DKNY New York, Vario, Furla, Molu.. gibi mağazalara şöyle bir göz atıyoruz. Beymen'de zaman harcıyoruz, Christian Louboutin koleksiyonu başta olmak üzere, ayakkabı ve çanta koleksiyonları muhteşem ve pahalı, istediğimiz modelleri belirleyip indirimin gelmesini beklemeye karar veriyoruz. Buradan en merak ettiğim bölüm olan ve bu iç mekandan tamamen ayrı bulunan Bottega Veneta, Jimmy Choo, Chloé, Gucci, Moschino, Dior, Etro, Louis Vuitton.. gibi mağazaların bulunduğu dışarıki bölüme geçiyoruz. Burada kullanabileceğiniz vale servisi var ve içerideki halkla!!

Muhatap olmadan alışverişinizi yapıp, mutlu bir şekilde evinizin yolunu tutabiliyorsunuz, oradan alışveriş yapabiliyorsanız zaten mutlu olmamanız için pek sebep olamayacağını var sayıyorum :) Neyse, bu markaların ilk mağzalarına da göz attıktan sonra İstinye Park turumuzu tamamlayarak evimizin yolunu tutuyoruz. Sonuç olarak, biraz daha iyileşmesini umduğumuz İstinye Park, tekrar gelinesi bir yer olarak diğer alışveriş merkezleri içersinde bir anda sıyrılıyor, yalnız nasıl hızla bir tüketim toplumu haline geldiğimizin en güzel örneklerinden biri olduğunu kanıtlıyor, haftaiçi bir gün tekrar tecrübe etmek üzere arkadaşlarımla sözleşiyoruz.

15 Kasım 2007 Perşembe

Şalım olmadan asla!!!


Son günlerde Hollywood dünyası ünlüleri hava nasıl olursa olsun, boyunlarına kocaman, çeşitli baskı ve desenlerdeki ( geometrik desenli grafik baskılı olanlar ve hayvan desenli olanlar , özellikle leopar deseni şiddetle tavsiye edilir) şallarını dolamadan sokağa adım atmaz oldular. Benim de severek uyguladığım bu trend, ister bir t-shirt, ister bir ceket, ister bir kazak artık ne isterseniz üzerine atılan farklı renk ve desenlerdeki şalla kıyafetleri hareketlendirmek ve bir karakter katmak için birebir. Fotoğraflarda çeşitli sekillerde uygulamasını gördüğünüz bu trend Sarah Jessica Parker'ın Louis Vuitton leopar desenli şalı gibi gündüz kullanılabilirken, Kate Bosworth'un bir davette kullandığı Etro marka şalı gibi gecelerde de uygulanabiliyor. Gap, H&M,Yargıcı, Mango,Accessorize.... gibi mağazalarda çeşitlerini bulabileceğiniz bu tarz şallara genelde pek çok yerde rastlanabiliyor. Siz de, bu herkes tarafından uygulanabilen ve kolayca tarzınızda bir fark yaratacak bu trendi mutlaka deneyin.

14 Kasım 2007 Çarşamba

İngitere'nin en iyi giyinenleri


İngiliz Harper's Bazaar dergisi 2007 yılının en iyi giyinen 25 şöhretini seçti. Listeye göre baş tacımız Kate Moss, 2004'te birinci, 2005'te ikinci, 2006'da üçüncü olduğu listede bu sene ancak 10. olabildi. Rus model Natalia Vodianova'nın birinci olduğu listede, İngiliz aktris Thandie Newton ikinci ve İngiliz basınınca yeni Kate Moss olarak lanse edilen bence tarzının bir palyaçodan farksız olduğunu düşündüğüm Agynees Deyn üçüncü oldular. Aynı listede, yine sevdiğimiz ama 2005 yılındaki stilini aratan güzel aktris Sienna Miller 18., Keira Knightly 21. , Kate Winslet 23. olabildiler. Derginin aralık sayısında görülebilecek tam listede, ilk on şu isimlerden oluşuyor:

1. Natalia Vodianova (model)
2. Thandie Newton (aktris)
3. Agyness Deyn (model)
4. Helen Mirren (aktris)
5. Lily Allen (sarkıcı) ( Kendisi mezuniyet tarzı kabarık elbiselerin altına giydiği spor ayakkabılarla yaptığı çıkışı, Chanel kızı olup, yüksek ökçeli Louboutin ayakkabılarla sürdürdü, bana kalırsa tipi sevimli ama tarzı özenti )
6. Emily Blunt (aktris)
7. J. K. Rowling (yazar)
8. Anouck Lepere (model)
9. Irina Lazareanu (model) (Kate Moss dışında listede olmayı hakeden yegane kişi, yaptığı seçimlerle farklı bir stil sahibi olduğunu yıl boyunca kanıtladı)
10. Kate Moss (model)

Bence Natalia Vodianova bu listede birinci olmayı hakeden bir isim değildir, ya sizce? Peki ya Türkiye'de bir en iyi listesi yapılsa sizce ilk 10 kimlerden oluşur? Yorumlarınızı bekliyorum.

13 Kasım 2007 Salı

Şair Nedim Caddesi = 5. Cadde ???

Geçen haftalarda 4 günlüğüne ortadan kaybolalım, bir hava alalım dedik, döndüğümüzde ne görelim, sokağımız mini bir 5. Cadde ( New York, Fifth Avenue ) haline gelmiş. Peki ne olmuştu da mahallemiz, 4 günde bu hale gelmişti? Bilindiği üzere, Amerika ve Asya'da şubeleri olan W Otelleri ilk Istanbul otelini Süleyman Seba Caddesi'nde açmaya hazırlanıyor. Uzun süredir bir inşaat sahasını andıran, ne araçlar, ne yayalar için geçecek yer bulunmayan, yürümenin bir işkence olduğu bu caddenin paralel caddesi olan Şair Nedim Caddesi'nde de bazı çalışmalar devam etmekteydi ve buraların rezidans olarak düzenlendiği yolunda bilgiler almıştık. Gördük ki, bu bilgiler kismi olarak doğru, bu evleri kapatan yeni, rengarenk panolar asılmış. Panolarda ne yazdığına gelince : Paul Smith, Etro, Jimmy Choo, Lanvin, Bottega Veneta, Marc Jacobs ( Daha önce de belirttiğim gibi kendisi benim için moda dünyasının en özel tasarımcısıdır), Marc by Marc Jacobs.. yakında açılıyor gibi, okudukça bizi hem heyecanlandıran bir yandan da her gün önünden, çoğunlukla burnumuzu çekerek geçecek olma ihtimalimizden dolayı bizi çok hüzünlendiren, moda dünyasının en önemli markalarının İstanbul'a çıkartma yapmak için burayı seçmiş bulunduklarının ilk işaretleri ( Artık daha önce yazdığım, Oxford ayakkabıları nerden alacağınızı biliyorsunuz.). Harvey Nichols'da Marc Jacobs'a ait ayakkabı dışında tüm hazır giyim ürünlerinin kaldırılmasını bir sinyal olarak algılayıp, kendi mağazasının açılacağını tahmin ederken, bu mağazalarla her gün göz göze olacağımı tahmin bile edemezdim. Bu markaların, buraya mağaza açabileceklerinin, aklıma gelmeme sebeplerinden birisi de Beşiktaş'ın bu bölgesinin, bu markalara uyacak kadar sofistike olmamasından kaynaklanıyor. Beşiktaş çarşı ( Bkz. futbol ) diye bir grubun boş bulduğu her duvara slogan yazdığı, Beşiktaş maçlarında sürüler halinde sokaklarda dolaştığı, mağazaların başladığı yerin tam yanında eski bir mezarlık olduğu, 50 mt ilerde Şampiyon Kokoreç'in yer aldığı, mağazaların bittiği yerde bir oto tamircisinin olduğunu.. düşünürsek bu durum ülkemizin tezatlar albümüne yeni bir sayfa eklemektedir. 2008 yılının ilk aylarında açılacak olan bu mağazaların Amerika'da olduğu gibi % 70 indirimlere gireceğini görecekmiyiz bilemiyorum ama, alışveriş rutinimizin değişeceği bir gerçek. Önceleri alışveriş üstü, cafelerin birinde içilen kahveyle yorgunluğumuzu atarken, bundan böyle Şampiyon'da midye dolma üzeri, yenilen çeyrek kokoreçle ( böyle konuştuğuma bakmayın, iki ürünü seyrekte olsa canım çeker ) alışverişe yeni bir boyut getireceğiz. Hayırlı olsun :)))

12 Kasım 2007 Pazartesi

Bugün ne giydim?




Merhabalar, bugün ofiste bir toplantımız var , Pazartesi de toplantı konur muymuş canım daha haftanın ilk gününden :( , keyfim toplantıya rağmen fena değil, yalnız fotoğraf makinem yok, dolayısıyla bu berbat telefon resmi ile idare edeceğiz. İşte bugünün seçimleri:


  • Atmosphere yeşil şal desenli babydoll mini elbise ( Aslında bir İngiliz markası olan bu elbiseyi geçen sene Beyoğlu İş Merkezi'nden 15 tl'ye almıştım ve her giydiğimde pek çok iltifat alıyorum, anlayacağınız elbisenin aldığı iltifatlar fiyatının çok üstünde :) Bu durum bizi, benimde çok inandığım bir gerçeğe götürüyor: Stil sahibi olmak, güzel giyinmek için illa çok para harcanması gerekmiyor. Bu tarz elbiseler göğüs altından kesimiyle pek çok vucut tipine uygun ayrıca aksesuarlarla zenginleştirerek, iş çıkısı bir randevunuz varsa kıyafet değiştirmeye gerek kalmadan rahatlıkla gidebileceğiniz yeterlilikte. )

  • Calzedonia siyah opak çorap ( fotoğrafta bulunmuyor)

  • River Island yılan derisi baskılı ayakkabı ( Bu elbiselerin diğer bir güzel özelliği de babetlerle de çok güzel kombinleniyor olabilmeleri, eğer topuklu ayakkabı giymekten hoşlanmıyorsanız babetler tam size göre)

  • Fendi siyah çanta ( Akşam çıkacağınız zaman günlük kullandığınız çanta yerine, bu kışın hitlerinden olan büyük portfoy çantalarla görünümünüzü tamamlayabilirsiniz, hatta gündüz kullanabiliyorsanız çok iyi olur, çünkü bu çantaları gündüz kullanmak çok moda )

  • H&M zincir kolye

Bu kıyafeti yine bu kışın hit parçalarından olan küçük deri ceketlerle tamamlayabilirsiniz.

Metrocity Boyner kozmetik reyonu

Cumartesi günü bazı acil kozmetik ihtiyaçlarımızı almak üzere Metrocity'de bulunan Boyner mağazasına gittik. Haftasonu olması, yeni yıla yaklaşılıyor olunması sebebiyle reyonda bir hareketlilik vardı. Aslında bir kaç markayı karşılaştırıp alışverişimizi öyle yapmayı düşünürken, devamlı peşimizde dolaşan satış görevlileri, arka arkaya gelen gereksiz sorular ve açıklamalar sebebiyle ilk olarak düşündüklerimizi alıp, koşarak ordan uzaklaştık. Müşterilerle ilgilenilmesi tabiki istediğimiz güzel bir şey ama bu durumun gözünü çıkartıp insanları sıkmak da ince bir çizgi ve Boyner çalışanları ne yazık ki bu çizgiyi tutturamıyorlar.Tam da geçen hafta strawberrynet. com'dan bahsetmişken, bu durumu yaşayınca size aktarmak istedim. Cadı bu durumu sevmedi, düzeltilmesi dileğiyle ...

10 Kasım 2007 Cumartesi

Marc Jacobs Oxford Ayakkabılar


Bundan böyle is-ti-yo-rumm başlığı altında sahip olabileceğim veya bütçemi aşsa da, alamayacak olsam da (böhüü) benim olmasını dilediğim arzu nesnelerinden bahsedeceğim. Bu bölümün ilk konuğu Oxford denilen, temelde bizim eski okul ayakkabılarımıza benzeyen ama onların günümüze uyarlanmış, şık versiyonu ayakkabılar. Bu ayakkabılar geçen seneden geleceklerinin sinyallerini vermişlerdi( Hatta Chloé ' nin kahverengi tonlarında yüksek ökçeli bağcıklı modeli tüm zamanların en istediğim ayakkabıları listesinde ilk sıralarda bulunmaktadır, hala ebay'den alabilme çabaları içindeyim), bu sene herkesin farkedeceği üzere moda dünyamızı istila ettiler. Şimdiye kadar bütçeme ve zevkime uygun bir modeli henüz koleksiyonuma katamasam da, daha fazla param olduğu takdirde hangilerini alacağımı biliyorum :))) Hayallerimi süsleyen ayakkabılar en sevdiğim ve dolabımda yer vermeye çalıştığım tasarımcılardan Marc Jacobs'a ait. Resim de gri-lacivert (siyahı da bulunmakta) renkte gördüğünüz bu ayakkabı önden bağcıklı, yuvarlak kalın yaklaşık 8cm topuklu, elbiseler, etekler, bol paça kumaş pantolonlar, hatta jeanlerle kombinleyebileceğiniz, kıyafetinizin bir anda çehresini değiştirebilecek güzellikte (tabiki bana göre) . Kimilerinin bu tarz ayakkabıları çirkin-seksi ( hani çirkin olupta çevresine seksi sinyaller saçan erkekler vardır ya,Tehlikeli İlişkiler filmindeki John Malkovich, Jeremy Irons, Mick Jagger, Steve Tyler .. gibi rock yıldızları, onlar gibi düşünün) olarak adlandırmasına rağmen 800 dolarlık etiketiyle beni hicranlara gark etmektedir. Marc Jacobs'un daha az bütçe düşmanı markası Marc by Marc Jacobs'ta daha insaflı !!( yaklaşık 450 dolar) fiyatlara da örneklerini bulabileceğiniz bu ayakkabılar Beymen, Harvey Nicks.. gibi güzide mağazalarımızda var mı henüz araştırmasını yapmasam da Hotiç, Steve Madden, İnci, Nine West mağazalarında zevk ve bütçenize uygun örnekler bulacağınız kuşkusuz. Ayrıca, burada Marc Jacobs mağazası yok ki, serzenişlerinizi de duymamazlıktan geliyorum, çünkü bu cümleler yakında geçerliliklerini yitirecekler ;) ama bu başka bir yazı konusu olacak, pek yakında bu sayfadaa... ) Konuyla ilgili araştırmalarım devam edecek olup, uygun çifti bulduğum takdirde sizleri de bilgilendireceğim, şimdilik aramaya devam.
Cadının notu: Bu yazıyı yazdıktan yaklaşık 1 hafta sonra bu ayakkabılara, Beymen İstinye Park'ta 1,125 tl etiketiyle rastlanmıştır. :(

8 Kasım 2007 Perşembe

Çilek tadında bir site



Kozmetik ve makyaj ürünü alışverişlerinin tüm kadınların en bayıldığı alışveriş kollarından birisi olduğu su götürmez bir gerçek. İhtiyacımız olsun olmasın, hepimiz kozmetik mağazalarına gider, reyonlar arasında lunaparktaki bir çocuk edasıyla dolaşır, ürünleri dener, tanıtım günlerine gider, bazen isteyerek, bazen de istem dışı olarak maaşımızın büyük bölümünü bu yollarda telef ederiz. İste bu en sevdiğimiz hobilerden birisini gerçekleştirirken, benim de çok güvenerek ve beğenerek alışveriş yaptığım bir siteye de uğramanızı tavsiye ediyorum. http://www.strawberrynet.com/ adresinden hizmet veren bu siteye girdiğinizde öncelikle 20 ülke arasından ülke seçimini yapmanız gerekiyor, bu seçimi yaptıktan sonra ücretleri de o ülkenin para birimi olarak görüntüleyebiliyorsunuz,Türkiye başlığı altında ingilizce veya türkçe seçim yaparak alışveriş lisanınızı belirleyebiliyorsunuz. Bunları yaptıktan sonra gelelim en önemli bölüme, bu sitede neler var? Neler yok ki, parfümden, cilt ve saç bakımına, makyajdan, kozmetiğe ülkemizde bulunan veya bulunmayan % 100 orijinal, pek çok marka ve ürünü bir arada bulabiliyorsunuz. Tüm ürünler detaylı resimler ve açıklamaları ile listelenmiş bulunuyor. Bunun yanısıra ürünlerde uygulanan indirimler, internet üzerinden en uygun fiyat ve belirlenen ülkelere 4-10 gün içerisinde teslimat süresi ( istenirse ekspress teslimat seçeneği de bulunuyor) bu siteyi cazip kılan diğer faktörler. Ödemeler kredi kartı ile yapılabildiği gibi, paypal, money order..vb seçeneklerini de tercih edebilirsiniz. Oldu ki üründen memnun kalmadınız, 14 gün içerisinde kendilerine bildirildiği zaman tüm paranızı size iade ediyorlar. Eğer taksitli alışveriş yapmak istemiyorsanız, yurtdışından her seferinde bu ürünleri taşımak istemiyorsanız, Boyner, Sevil Parfumeri,Tekin Acar .. ve benzerlerinin ülkemizde olmayan bazı markaları getireceklerini beklemekten sıkıldıysanız ( Zaten biraz daha beklersek bu ürünlere ihtiyacımız kalmayacak, direkt yüz gerdirme ve botoks seviyesine geleceğiz :) ) ve yine bu saydığımız mağazalarda birbirinin aynı markaların hüküm sürmesinden daral geldiyse, internetten alışverişe yabancı değilseniz ve güvenilir bir site arıyorsanız, evinizin konforunda yüzlerce marka ve ürünü indirimli olarak en uygun fiyata almaktan daha iyi bir şey olamaz sanırım. Ben bu avantajlardan sizleri de haberdar ederek kendime düşeni yaptım, bundan sonrası siz ve bilgisayarınıza kalmış. Herkese keyifli alışverişler :)

Bugün ne giydim?



Size ilk yazımda da bahsettiğim gibi mumkun olduğunca giydiklerimi fotograflayarak göstermeye calısacagım. Konu fotografımız muhtesem olmasa da ( oğreniyorum arkadaşlar, biraz zaman alacak :) ) sizi hayal gucunuzu zorlamaktan kurtarmaya yeter sanırım. Bugün yine kosusturma içinde olacağımdan rahat bir kıyafet seçtim:

  • Miss Selfridge siyah üzerinde küçük çiçek desenleri olan bluz

  • Topshop siyah skinny jean ( Siz de bol kesimli pantolonlar moda oldu diye rahat bir nefes alanlardan mısınız bilemiyorum ama ben hala bu jean modelinden rahatlığı, vucut seklime ve günlük tempoma uyumu yüzünden vazgeçemedim, giymeye devam )

  • Siyah yanları fiyonklu düz korsan botları

  • H&M siyah XL çanta

  • Uzun zincir kolye ve ucu İndus'tan

  • Krem rengi şal


6 Kasım 2007 Salı

Kate Moss -Topshop Christmas Koleksiyonu


Kate Moss kıyafet seçimlerinde çoğumuzun iç geçirerek, bazen de taklit ederek izlediği ve beğendiği, tarzı tüm dünyaca benimsenen, burada ayrıca tanıtmamıza ihtiyacı olmayan stil ikonu bir isim. Benim de kendisine olan büyük hayranlığım dolayısıyla bu sayfada kendisi ve stili ile ilgili pek çok yazı okuyacağınızı garanti edebilirim. :)
Hepinizin bildiği gibi Kate Moss - Topshop işbirliğinin ilk koleksiyonu bu yılın mayıs ayında tüm dünyada olduğu gibi, İstanbul'daki bazı Topshop mağazalarında da beğenimize sunuldu. Ben de dahil olmak üzere çoğunluk koleksiyonu sıradan ve onun gardrobunun daha ucuz reprodüksiyonları olarak görsekte, pek çok kişi onun tarzına bir parça da olsa ulaşabilmek için paralarını harcamaktan çekinmediler. Ben de koleksiyonun imza parçalarından olan siyah-sarı çizgili yeleği, gardrobuma katmakta tereddüt etmedim. İşte durum böyle iken geçen aylarda bu işbirliğinin 2. koleksiyonu da görücüye çıktı, bu koleksiyonun çıkışı ilkine göre tabiki daha sessiz oldu, kimse mağaza önünde sabahlayıp, histerik bir halde hareket etmedi.

Gelelim bu yazının esas konusu olan Christmas koleksiyonuna; malum ülkemizde böyle bir gelenek olmasa bile dünyanın büyük bir kısmı Kasım ayından itibaren bir tatil sezonu ( holiday season ) moduna giriyor. Bu gerçeğe istinaden, Topshop-Kate Moss işbirliğinin 3. bölümü olan daha çok küçük işlemeli elbiseler, vucuda oturan pantolon ve ceketler, pelerinler , sık tulumlar, işlemeli dar bluzlar.. gibi genelde gece çıkarken giymeye uygun parti kıyafetlerinden oluşan Christmas Range koleksiyonunu 16 Ekim 2007 tarihinde Londra'nın Annabel's adlı hip kulübünde Bayan Moss, Sir Philip Green ve kızının ev sahipliğinde , Naomi Campbell, Elle Mcpherson, Jade Jagger, Kelly Osbourne, American Idol programından Simon Cowell, Bob Geldof, Lily Allen.. gibi moda, müzik ve tv dünyasının önde gelen ama çoğunlukla Topshop müşterisi olmanın yakınından geçmeyen isimlerinin katılımıyla, bir defile ve parti ile tanıtıldı. Kate Moss'un omuzlarda kesilmiş 70 lere gönderim yapan kahküllü yeni saçı, The Kills grubunun gitaristi yeni sevgilisi Jamie Hince ve koleksiyondan seçtiği cat suit denilen boyundan askılı saten siyah tulumu üzerine giydiği 1920lerden kalma vintage, işlemeli peleriniyle katıldığı gece, çılgın şarkıcı Grace Jones'un şarkılarıyla coşan katılımcıların, küçücük dans pistine sıkışmalarına rağmen geç saatlere kadar devam etti . ( Pek bir magazinel oldu :))


Koleksiyondan daha geniş olarak bahsetmek gerekirse; en göze çarpan özelliklerinden birisi, tüm kızların en sevdiği renk olan siyah ağırlıklı olması. 20 ler, Biba ve disco diva tarzlarından etkilenmiş şık ve sofistike parçalardan oluşuyor. Siyah payetlerle işlenmiş kısa elbiseler aynı zamanda tunik olarak pantolon ve tayt üzerine giyilebiliyor. Sir Green'in kızı Chloé üzerinde görülen ve koleksiyonun yıldız parçalarından olan krem-gümüş işlemeli çarliston stili elbise ( siyah renkte de bulunup), benim de favori parçam olmuştur. Ayrıca, Royal Albert Hall'de 18 Ekim'de yapılan Swarovski Fashion Rocks konserinde 60 bin Swarovski taşla süslü, Kate'in daha önce antik bir elbisesinden yola çıkarak tasarlanan, 20'ler tarzında krem elbise de bence almaya değer bir parçadır ( Kate'in giydiği elbise yardım amaçlı olarak açık arttırma ile 5100 pounda satılmıştır, elbisenin Topshop versiyonu 250 poundla pekte ucuz olmayan bir etiket taşımaktadır) Bunlara ek olarak, vucuda oturan kesimli smokin ceket ve pantolonlar, hipi tarzında uzun ,uçuşan elbiseler, daha klasik seçimlerden hoşlananların hoşuna gidebilir. Koleksiyon fiyat aralığı 25 -250 pound arasında değişirken, bu koleksiyona ait parçaların hangilerinin ülkemize geleceği de ayrı bir merak konusudur, mümkünse benim sevdiğim elbise gelmelidir. Daha fazla bilgi için http://www.katemosstopshop.com/ ziyaret edilebilir.


















Bugün ne giydim?

Ofiste pek bir hareket olmadığından ve birazda havanın insan üzerindeki karamsar etkisiyle bugün sportif bir kıyafet seçtim:

  • Topshop truvakar kollu siyah basic tee
  • Levi's ağartılmış siyah Eve model jean
  • Onitsuka Tiger siyah spor ayakkabı
  • Divided by H&M açık pembe-siyah pötikareli şal
  • Tiffany & Co gümüş bileklik ( Biraz pırıltının kimseye zararı olmaz değil mi ? :) )
  • Topshop fuşya palto
  • Siyah H&M büyük çanta

İlerki zamanlarda bu bölümü elverdiğince fotoğraflı hale getireceğim dolayısıyla aklınızda canlandırmak durumundan kurtulacaksınız :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...