26 Kasım 2007 Pazartesi

Bu bu nedir bu??



Sayfamda ele almak istediğim ana baslıklardan birisi daha önce de bahsettigim üzere, kamuoyunun tanıdığı, yerli/yabancı "ünlü" baslıgı altında ele alabilecegimiz kişilerin, kendilerine özgü stillerini de icerecek. Bu tarzlar hakkında fikir beyan ederken, her yerde gordugunuz o toz pembe yorumlara her zaman rastlamayacagınızı tekrar belirtmek isterim.

Dun evde pazar keyfi yaparken Gunaydın ekinde gordugum bir resim ve yazı, beni su an bulundugum kacınılmaz duruma getirmis bulunuyor. Life + adlı kösenin yazarı aynı zamanda moda polisi baslıgı altında o hafta kendince sık gordugu kisi hakkında yorumlarda bulunuyor, bu haftanın konugu da benim genelde fiziksel olarak beğendigim Begum Sen'e ait. İsmini iyi kötü duydugunuzu varsayarak, sizlere giyinirken ne yapmamanız!! gerektigi konusunda nacizane yorumlarda bulunacagım. Kendisi genel olarak Roberto Cavalli ve Dolce & Gabbana cizgisinde bir stile sahip; hayvan desenleri, şatafatlı kıyafetler, kürk, işlemeli elbiseler.. gardrobunda önemli bir yer tutuyor. Resme ilk baktığımızda gozumuzu alan bir parlaklıkla karsılasıyoruz, her parça ayrı telden bir parıltıya sahip. Ayrı ayrı ele alırsak; bronz Dolce & Gabbana trençkot iddialı bir yapıda, sade bir kıyafetin üstüne giyildiğinde kıyafeti farklılaştıracak bir parça, benim tarzım olmasa da giyilebilecek imza bir parça. Simdi siz bu kendi başına buyruk, göz alıcı parçayı, yine gumus- bronz parlak bir kemer ve Miu Miu gumus parlak botlarla tamamlarsanız ortaya işte bu facia görüntü çıkıyor. Botların yuvarlak burnunu ve düz olmasını sevdim, yine daha sade tercihlerle kombinlendiğinde kıyafete hareket katabilecek karaktere sahip, tüm bunlara rağmen bu kadar birbirinden farklı parlak tonlarda, "ben burdayım" diyen parçanın aynı anda bir araya gelmesi gözümüzü yormaktan başka bir şeye yaramıyor, hepsi bu parlaklık denizinde, değerini bulamadan kaybolup gidiyor. Bu kadar parlaklık size hala yetmediyse, bu kıyafetin bir de içi var ki başka bir alem :) Alttan görebildiğimiz Kate Moss'un Glastonbury müzik festivalinde Alexander McQueen siyah çizmelerle kombinlediğine benzer siyah pvc tayt bize bu kadarı da olamaz dedirtiyor ama oluyormuş. ( Bu kadar parlak kelimesi gecen bir yazı yazabileceğimi hiç düşünmemiştim ama bu kıyafeti başka bir kelimeyle tanımlamak imkansız :) )

Son bir notumda köse yazarına; yazısından gordugumuz uzere, ülkemizde hala marka giyinmenin stil sahibi olmakla es değer tutulması, bizim daha çok yol kat etmemiz gerektiğinin en güzel kanıtı. Bu yazıyı burda bitirirken, dünyada sadece marka giyinen ve paranın alabileceği en pahalı parçalara sahip olan Victoria Beckham sizce neden en rüküşler listesinde? sorusunu oncelikle kose yazarımıza sonra hepinize sorup, herkese ev odevi veriyorum :)

1 yorum:

Cheap Cosmetics dedi ki...

After all life is good there and you must enjoy it without any hesitation.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...