12 Şubat 2010 Cuma

Dünya'dan bir McQueen geçti


Bu blogu açma sebeplerimden birisi, güzel şeylerden bahsedip, eğlenceli vakit geçirebilmekti ancak hayat ne yazık ki bize her zaman eğlenceli haberler vermiyor, tasarımcı Alexander McQueen'in ölümü gibi. Dün sıkıcı ve uzun bir toplantının sonlarına doğru yine D.'nin mesajı ile öğrendim kaybını ( Michael Jackson'un aramızdan ayrılışını da bana o haber vermişti :( ), ağzımdan yüksek sesle bir aaa çıktı ama kimseyle fazla paylaşamadım çünkü onun dehasını bilmeyen biri için söylediklerim bir şey ifade etmeyecekti.Sonra neden dedim kendi kendime, nasıl bir ruh hali insanı kendi canını almaya itebilir ama Marc Jacobs'ın onun için de dediği gibi sebebini bilmek onu geri getirmeyecek. McQueen benim için en basitinden başlarsak D.'nin kullandığı Kingdom parfümünün tasarımcısıydı, bu kokuyu ona çok yakıştırır  onun bu kokuyu sürüp odaya girdiği anlarda, hep bu kokuya bayıldığımı ve ona ne kadar yakıştığını söylerdim. McQueen'in farklılığını ufak bir şey olmasın rağmen Kingdom'da hissetmemek mümkün değildi, kokuyu duyduğunuzda bir daha aklınızdan çıkartmanız ve şişe tasarımını es geçmeniz mümkün değildi ancak son zamanlarda bulmak imkansız oldu, her yurtdısına çıkan eli boş döndü. Tasarladıklarına her zaman ulaşmamıza olanak yoktu ancak  hep hayallerimizdeki şovların, kıyafetlerin tasarımcısı oldu. En son 2010 ilkbahar yaz şovuyla bizi hiç düşünmediğimiz yerlere götürdü, hatta ben bu yazının sonunda yaptığım yorumlarda modaya biraz ilgi duyan insan evladının onun bir defilesini mutlaka izlemesi gerektiğini söylemiştim ancak kısmet değilmiş. Size onun dehasını burada uzun uzun anlatmayacağım, zaten google a adını yazarsanız her şeye ulaşırsınız, trendometre'de hakkında oldukça güzel ve bilgilendirici bir yazı yazmış. 

Böyle zamanlarda kendi kendime düşünmeden edemiyorum  yetenekli olmak, dahi olmak bir nevi lanet ve bu kadar ağır bir yük ise, insanı bu kadar kırılgan yapıyorsa, basit bir insan olarak yaşamımdan memnun olmalıyım öyleyse. Bugün çok sevdiği annesini ebediyete uğurlayacakken ona eşlik etmeye karar vermesindeki ironi oldukça sarsıcı değil mi? Ölüm başlı başlına acı bir olay ancak böyle yeteneklerin bu dünyadan gitmesi, onu daha da acı yapıyor. Şimdi izninizi rica ediyorum, bu cuma gününü boynumda McQ şalım onun yeteneğini kucaklayarak geçirmek istiyorum, huzur içinde yatsın.

I'm very saddened by the loss of Alexander McQueen, he is an extraordinary talent and always been the one designer of our dream shows and clothes. On this friday I'd like to embrace his gift and his life while wearing a scarf from McQ, R.I.P :(

kinho,designscene,style

14 yorum:

Nihan dedi ki...

Bence sürekli hep kendini aşma baskısı ile yaşamak, herkesin senden beklentilerini tatmin etmeye çalışmak çok korkunç bir duygu. Arkasından gelen başarıyı da bence bir daha öyle bir başarı elde edememe korkusu gölgeliyordur. Sanırım Allah vergisi bir yeteneğin ticarete dönüşmesinin engellenemez neticesi bunlar. MJ'de de olduğu gibi, Baskıyı kaldıramazsan ya kendini öldürüyorsun ya da senden daha da faydalanmak isteyen biri gelip seni sonuna kadar sömürüyor. O yüzden de bir sürüsü yogaya, Kabalaya merak salıyor ya. Bir parça olsun bu baskılardan kaçabilmek için...

Stilcatcher dedi ki...

Cadıcım,insanoglu acımasız.Sadece,annesini kaybetmesi değildi onu intihara sürekleyeni,bence.moda dünyasının acımasızlığı da var işin içinde.
beklentiler yüksek olunca ,karmaşık ruh halleri daha kötü etkilenir.

ilovethenew dedi ki...

huzur içinde yatsın
R.I.P A.McQueen .you will never be forgotten

alışverişkolik dedi ki...

Ben de NİHAN ve ITIR'a katılıyorum bu konuda.Bir nevi yüksek beklentilerin esiri oluyor insanlar.Sanırım burada da önemli olan "denge".Yani beklentilere cevap verirken kişisel beklentileri yanıtsız bırakmamayı sağlamak.

Moda dünyası için çok büyük bir kayıp ve çok üzücü bir haber ne yazık ki.


Böyle bir yaşayış tarzının içinde onun gibisi bir daha gelir mi,o da cevapsız bir soru.

Huzur içinde yatsın.
Çok üzüldüm. :(

DB JUNK dedi ki...

Dün dolabımdaki Mcqueen'leri çıkarıp tek tek giyerek onun dehası sayesinde kendimi ne kadar iyi hissettiğimi geçmişte onlarla ne kadar iyi vakit geçirdiğimi düşündüm...
Hepimiz için onunla aynı dönemde yaşamış olmak büyük ayrıcalıktı...

valerie dedi ki...

:( Duyduğumdan beri garip hissediyorum.Tasarımlarıyla moda severlere ilham veren ,yetenekli ve cesur birisini kaybetmek cok acı.Ne diyeceğimi bilemiyorum..
Cok üzgünüm...
Huzur içinde yatsın.

Unknown dedi ki...

DB: Onun dehasının ürünü tasarımlara sahip olmakta bir ayrıcalık :))

Valerie: Bence moda
severler dışında pek çok kişiye ilham kaynağı olmustur ve olacaktır.

Ilgın dedi ki...

Şuan yeni haberim oluyor şoktayım, bugün daha kendime gelemem sanıyorum,ne söyleyeceğimi bilmiyorum ... No matter what he'll live forever ...

Unknown dedi ki...

Quite sad...Bende bir moda firmasinda calismama ragmen olayi ogrendigim anda duydugum uzuntuyu ve saskinligi ancak 1 arkadasimla paylasabildim! Bazilari McQueen'in kim oldugunu bilmekten bile aciz, kalpleri soguk insanlardi...Annesinin olumu ve Isabella Blow'un ani gidisi onu cok yalniz birakti diye tahmin ediyorum, bir de cruel fashion world canindan bezdirdi belki de (kimi bezdirmiyor ki!)? Yine de bizi boyle terk etmemeliydi modanin British dahisi...Her defilesi gorsel bir show olan McQueen'i biz "gercek" moda severler asla unutmicak! Kendime soz verdim, bundan sonra gerceklesicek olan ilk McQueen Exhibit'ine dunyanin neresinde olursa olsun mutlaka gidecegim!
~~R.I.P McQueen~~

Adsız dedi ki...

o kadar üzgünüm ki yanlış anlaşılmasın ama aklıma geldikçe gözlerim doluyor..ağladığımı gören insanların beni anlamayacağını bildiğim için kendimi tutuyorum..şimdi n'olacak ? diye düşünmeden edemiyorum..çok,çok ama çok büyük bir kayıp.dediğin gibi huzur içinde yatsın..

Deli Aşına Kendi Gönenirmiş dedi ki...

kalabalıklar içinde bu kadar terkedilmiş hissetmek midir acaba nedeni? zaten eşcinsel olmak ayrı bir azınlık psikolojisi iken yeterince, bir de işin içinde dahi olmak, farklı olmak, yaratıcı olmak varsa. bir de bu özelliklerini moda dünyasında en zirve noktadayken aynı şekilde korumak. büyük mesele. trendometre yaprak dediğin gibi harika bir yazı yazmış, bir harika yazı ertuğrul özkök tarafından kaleme alındı, isteyen google'lasın.

melis alphan'ın bugünkü yazısındaki gibi, kadınları, insanları memnun etmek gerçekten çok zorlamış olmalı onu. zirvenin en zorlayıcı yanı budur, bir sonraki başarım ne olmalı. bunun psikolojik baskısı bile insana yeter de artar bile, öyle değil mi? kendi kendinden taşmak, kendini taşıyamamak. aslında oldukça tanıdık duygular. keşke o da çoğunluk gibi yüzeysel, aynı frederic beighbeder'in anlattığı kadınlar/adamlar gibi olabilseydi.. biraz da olsa.

ve biliyorum bu duyguyu, çok üzüldün, şok oldun, ama bunu kimsecikler anlamayacak diye sustun değil mi sen de? yorum yazan diğerleri gibi. işte bakın, biz bir ölüm haberinini yasını kendi çevremizle paylaşamazken, ya da duygularımızı tam ifade edemezken, mQ tüm hayatını belki zor sığdırdı o güzel tasarımlara. farklılık her zaman çığlıktır, ben bunu bir kez daha anladım!

sosyolog falan olmaya gerek yok. moda dünyası işte. bakın bir örnek de allegra versace. anoreksik olmanın psikolojisi dayanılmaz olmalı. kimilerinin beyni obezdir. o misal.. yazık.

valerie dedi ki...

Kesinlikle herkese ilham veriyordur ama benim etrafımda McQueen hüznümü moda severler haricinde pek anlayan olmadı maalesef...Bu da acı mesela.

Unknown dedi ki...

Valerie: İnsanlar moda işin içine girince kayıtsız kalıyor ama yaptığı şeylere sanattan mimariye uzanan çok geniş bir açıyla bakmak mümkün ama kim diğerlerini de takdir ediyor ki zaten :(

valerie dedi ki...

Haklısın.Çoğu insana takdir etmek eleştirmekten daha zor geliyor.Belki de hayatlarındaki tatminsizliği başkalarının hayatlarıyla beslenerek yok etmeye çalışıyorlardır.Aslında ne gerek var ki bunlara diyorum ama.Keşke bazıları yaşamın,hayatın "ben" değilde "biz" üzerine kurulu olduğunu anlayabilseler.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...