28 Eylül 2010 Salı

Bir dergiye kapak olsam



Bir gün benim de illustrasyonumun yapılacağı aklımın köşesinden geçmezken, Panoya Takılanlar blogunun yazarı Gizem'in posta kutuma düşen hediyesi bunu değiştirdi. Ben tüm çalışmalarını çok keyifli buldum, ellerine sağlık derken, bana bu mutluluğu yaşattığı için de kendisine çok çok teşekkür ederim :).

I've never thought somebody will illustrate me one day but this has changed when I saw Gizem's present in my mailbox. Her blog called Panoya Takılanlar and I really liked every piece of her work. From the bottom of my heart I really like to say thank you and well done :) .



21 Eylül 2010 Salı

Aldo for Julien Louie Spring 2011

Bir otel odasında kaçan uykumun peşinde dolaşırken, bari bir post yazayım da, yarın geçirilecek zor saatlere değsin, en azından okuyucu sevinsin oldum :).  Gecenin bir vakti, konumuz ayakkabı olsun, hem de dolgu topuk olsun. Sevenler sevmeyenlere haber etsin ki , onlar 2011 yazında da moda olacaklar. Hem rengarenk, hem de desen desen olacaklar, hayır ben sade severim diyorsanız o da Aldo'nun  Julian Louie ile işbirliği ile ortaya çıkan 2011 bahar koleksiyonunda mevcut.



I'm pursuing my sleep in a hotel room and just decided to write a post. I know it's gonna be a hard day today but at least I put together a post for my readers :). In this our let the shoes be our concern, wedge shoes would be better. Wedge lovers should inform haters because in 2011 spring we still be wearing them. They will be colourful, with patterns and if you'd say no I like it minimal, yes it's also in this collection that Aldo for Julian Louie Spring 2011.
Fashionising

19 Eylül 2010 Pazar

Fashion's Night Out Istanbul

Perşembe akşamı cereyan eden Fashion's Night Out aktivitesine iş yoğunluğu, karın açlığı ..gibi sebeplerle ancak 21:00'den sonra dahil olduğumuzda, İstanbul halkı çoktan, akın akın sokakları arşınlamaya başlamıştı bile. Biz genelde Nişantaşı'nda Abdi İpekçi Caddesi ve çevresini üs olarak belirleyip Topshop ile tura başladık. Caddenin başındaki mağazalardan aynı anda yükselen farklı müzikler biraz yorucu olsa da sokaklar pek bir şenlikli ve güzeldi. Bilstore, Midnight Express turun diğer durakları olurken, Beymen Blender'ın sokak partisinde biraz vakit geçirdik. Oldukça kalabalık olmasına rağmen, görünen o ki alışveriş yapan fazla değildi, anlaşılan ben dahil kimse elinde alışveriş torbalarıyla dolaşmak istememişti. :) Mağazaların farklı programları olsa da çoğu birbirine benziyordu, fazla çaba harcanmamış gibi geldi bana ama belki seneye daha keyifli, farklı, ve cezbedici bir gece olur.

Fashion's Night out Istanbul was held on last Thursday. We were at Nişantası area and the streets were very crowded and felt like a fashion festival. We've been to the stores Topshop, Bilstore, Midnight Express and Beymen Blender's street party. I didn't notice many people with shopping bags and stores didn't seem to care much but I wish for more for next year.

Güneş Dericioğlu Bilstore'da tasarımlarıyla / Gunes Dericioglu at Bilstore with her own design bags.


Seni istiyorum MJ pin! / I want you MJ pin!



Gömlek /Shirt : Zara
Etek (yeni) ve yüzük /Skirt(New) and ring: H&M
Bilezik / Bracelet: MNG
Dantel üst / Lace top: Bershka
Ayakkabılar /Shoes: Jimmy Choo
Çanta /Bag: Vintage

15 Eylül 2010 Çarşamba

Pamela Love Spring 2011

New York Fashion Week "tasarımlarıyla" sessiz sakin sona  yaklaşırken, kuş pençesi şeklinde parçalarıyla oldukça dikkat çeken ve ünlenen New York'lu takı tasarımcı Pamela Love'ın 2011 bahar sezonu için yaptığı koleksiyonu gözüme takıldı. Kızılderili ve Arfika kabilelerinden ilham alan tasarımlar, modern göçebelerin izlerini  iddialı bir şekilde taşıyor ve yüzükleri rüyalarıma giriyor. Tasarımcının ürünleri V2K Designers mağazalarında bulunabiliyor.

While NYFW is coming to the end with mostly muted, clean cut  designs, New York based jewellery designer Pamela Love's Sprin 2011 collection caught my eye. The inspiration comes from the Indian and African tribes and carries  traces of modern nomads in an agressive way. I think I'm going to dream about those rings, you?

refinery29

13 Eylül 2010 Pazartesi

Ben geçen hafta..

İyi haftalar : ). Inişli, çıkışlı bir bayram tatilini geride  bırakırken, bendeki izlerini sürerek haftaya başlayalım.
Hello :) Let's start with last week's review:

* Ailem ve arkadaşlarımla vakit geçirdim.
I spent my time with my family and friends.

* Yedim: Reasürans'ta yeni açılan Ranchero'da Taco,  Rumelihisarı'ndaki Kale'de çiğ börekli kahvaltı, Nişantaşı Midpoint'te New York Steak'i yiyip, bir de Bebek Mangerie'de  capuccinoyu mideye indirdim.

I ate at Tacos at Ranchero, breakfast at Kale at Rumelihisarı, NewYork Steak at Midpoint in Nişantaşı, drank capuccino at Mangerie in Bebek.

*İzledim: Ata Demirer'li Eyvah Eyvah'ı, yine Hangover'ı ve Drew Barrymore'un "Seni Uzaktan Sevmek" filmini, merak ettim, Drew Barrymore'un giydiği rahat kesimli sırt dekolteli üstleri.

I watched a Turkish movie called Eyvah Eyvah, again Hangover and Drew Barrymore's Going the distance. Does anyone know about the brand of backless tops she was wearing at the movie?

*Gördüm: Karaköy Antrepoda'ki Body Worlds sergisini dolaşıp, çıkışta vucuduma daha iyi bakmaya karar verdim.

I saw Body Worlds exhibition in Karakoy Antrepo and decided to take care of my body better.



*Bahsedildim: Habertürk'te Aslı Filinta tişörtümle.

I've been featured in the newspaper called Haberturk.

*Aldım: Bershka'dan rengarenk dantel straplez sütyenleri, fuşya, siyah, beyaz, lacivert, koton olanlarda asker yeşili ve grileri.

I bought lace strapless tops from Bershka in fushcia, black, navy, army green and grays in cotton .



*Giydim: En rahat jeanleri, converseleri, karelileri.
I wore the most comfy jeans, converse shoes and plaids.

 Jean /Jeans: Topshop Jamie
Üst /Top: H&M
Ayakkabı /Oxfords: Topshop
Çanta /Bag: Marc by Marc Jacobs
Gözlük/ Sunnies: MNG

Sneak peek: Alexander Wang S/S 2011 shoes



Sevenler?  Ben!

Anybody like them? I do!



Vogue

7 Eylül 2010 Salı

Monday Bloody Monday

Şarkılarını bilsem de, kendimi U2 sever olarak tanımlayamayacağım  için, önceleri kayıtsız kaldığım dün akşam ki konsere, sabah saatlerinde aldığım bir haber ile dahil olup, "bir insan evladı hayatında kaç kere U2 konseri izleyebilir ki ?" düşüncesiyle akşamı ettim. Yoğun bir pazartesi sonrası 18:30 sularında, kendimizi Istanbul trafiğine attık.Verilen bilgilere baktığımızda  taksiyle Aksaray-Yenibosna hafif metro hattına varıp, oradan kalkan otobuslerle Ataturk Olimpiyat Stadı'na gitmek en makul olanı gibi geldi. Toplu tasıma sistemimizin zorlu katmanlarını aşıp, stada kalkan otobuslere vardığımızda metrelerce kuyruk bizi beklemekteydi. Ne menem bir yere gittiğimizden emin olmadığımız için taksiye binsek acaba yakınına kadar gidebilir miyiz, trafik varsa ha taksi ha otobüs ne farkeder düşünceleriyle beklemeye devam ettik. Yine yolun durumundan emin olamadığımız için, aç karınlarımızı sokakta satılan seyyar pilavla  doyurduk, fena değilmiş :) . Neyse efendim sıramız geldi, bindik bize denk gelen bir halk otobusune. Dakika bir, gol bir lafına yakışan bir şekilde şöför " nasıl gidiliyor bu Olimpiyat Stadına?" dedi. Çoğu kişi önceleri bu cümleyi traji -komik bulurken trafikte geçen saatler, nereye gittiğinden bir haber şöför, yanlış sapılan dönüşler, 4-5 km kala  o uygunsuz yolda yürümeyi göze alan çaresiz insanlar  derken, saat 22:00 sularında, içerden U2'nun başladığı haberi ulaştı. Gerilen sinirler, bir üzüntü bulutu haline geldi, o çektiğimiz sıkıntı ve yol işkencesinden sonra bari bir şarkıya yetişelim ruh haline büründü herkes. Yaklaşık bir 5 şarkı sonra, stadın yarısını koşarak tavaf edip, biletimizin olduğu yeri buluyoruz, o ne stadın yarısı boş :( .( O zaman neden çektik bu kadar eziyeti, şehir merkezinde bir yerde yapılamaz mıydı bu???) Mysterious ways e yetişiyoruz, buna da şükür! Bundan sonrası karışık;  Bono ve U2'nun politik kimliklerinin konsere etkileri, mesajlar, tepkiler, sürprizler, biraz yarım yamalak eşlik edilen şarkılara şimdiye kadar görülmemiş bir sahne şovu eşlik ediyor, Bono'un harika sesi ve o ahtapot gibi  ( The claw) sahne sizi içine çekiyor ve olanları bir süreliğine unutuyorsunuz. One, with or without you çalarken D. ile birbirimize bakıyoruz, yine de iyi ki gelmişiz diyoruz. 24:00 ü biraz geçe bitiyor her şey, şimdi eve nasıl döneceğimiz derdinin gölgesi düşüyor gözlerimize. Çıkıyoruz, dolanıyoruz neredeyse stadın hepsini ama bir türlü rastlayamıyoruz geri dönebileceğimiz bir araca, sorabileceğimiz bir görevliye, kesin cevaplar verebilen insanlara, her şey bir keşmekeş.U2'nun yıllardır Türkiye'ye gelmeme sebeplerinin kısa bir özeti gibi bu gece diye düşünüyorum ben. O sırada, oraya minibus tutarak gelen arkadaşlarımızı görüp, yaşasın kurtulduk diyoruz, onları gördüğüme hiç bu kadar sevindiğimi hatırlamıyorum sanırım :) Eve vardığımızda, saat 02:00'yi buluyor, U2 iyiydi de, sahi ne olacak bizim bu halimiz?

Not: Bu yazı konu dışı oldu ancak sıkıntıların dile getirilmesi gerektiğini düşünerek, affınıza sığınarak bu yazıyı yazdım, anlayışınıza teşekkürler :) .
Flickr

3 Eylül 2010 Cuma

In a state

Bazen bir tişört ve pantolonla hayatınızın sonuna kadar mutlu olurmuşsunuz gibi gelir, bazen dolaplar dolusu kıyafetle huzur bulamazsınız. Ben böyle günler geçiriyorum, kafam karışık. Bunu dinliyorum, iyi geliyor, Sasha mixi tarafımdan daha çok tercih ediliyor. Bu arada küçük bir not, kıyafet postları sık ve her zamanki tadında olmayabilir, bulduklarınız sizi memnun etmeyebilir ancak benim tadım olmayınca yapabileceğim fazla bir şey yok.

Sometimes you think you'll be happy with a tee and a pair of jeans for the rest of your life but sometimes closets full of clothes can't deliver you inner piece. I'm living through the days like this, I'm out of my mind. I listen to this lately but Sasha mix pleases me more.By the way, I have a little note to you, I won't be able to post my outfits regularly and most probably you are not going to like what you'll see, however there's nothing much I can do since this blog is a reflection of  me.

My mind is in a state

'Cuz everything I'm missing comes too late

So I try and disappear

But there is only one way out of here

This time...

This time...

Reality struck me between the eyes

My mind is in a state

But all I need to do is change my pace

And I know there's fear to face

But happiness is found in its embrace



Tişört /Tee: Aslı Filinta
Jean /Jeans: Topshop
Çanta / Bag: LV
Ayakkabılar /Shoes : Pierre Hardy for Gap.
Bileklik/ Bracelet: Marc by Marc Jacobs

2 Eylül 2010 Perşembe

Shearling


Geçen kış sonundan beri ufak ufak görünmeye başlayan kürklu ceketler 2010 kışında altın çağını yaşayacak, görünen o ki bu çağ bize pahalıya patlayacak :).

The shearling jackets made their slight appearence by the end of last winter but it's obvious that they will have their golden era at AW 2010 which will cost us a lot :).

www

Hey it's Lanvin!


Günlerdir konuşulan H&M'in bir sonraki işbirliği açıklandı : Lanvin  :) Bu ikiliyi beraber görmeyi çok istemekle beraber, artık ülkemize de geldikleri için haberi biraz içim burkularak değil aksine büyük bir sevinçle size duyurmak ne güzelmiş. Ülkemize de uğrayacağını umduğum bu koleksiyon için bakalım diğer bilgiler nelermiş? :
Lanvin Sanat Yönetmeni Alber Elbaz ve Erkek Giyim Tasarımcısı Lucas Ossendrijver tarafından dizayn edilen koleksiyon 23 Kasım itibarı ile H&M’in dünya genelindeki yaklaşık 200 mağazasında satışa çıkacaktır. H&M’in hem Kadın hem Erkek giyim koleksiyonu mağazalarda satışa çıkmadan üç hafta önce 2 Kasım’da dünyaya tanıtılacak ve Lanvin for H&M’in tanıtımını yılın beklenen en büyük moda olayı yapacaktır.

“H&M bizimle işbirliği yapmak için girişimde bulundu ve sadece ucuz giyim yerine daha geniş kitleler için Lanvin’de yarattığımız rüyanın gerçekleştirilebileceğini görmek istediler. Geçmişte asla toptan piyasa koleksiyonu yapmayacağımı söylerdim ama beni cezbeden Lanvin`in genele inmesi yerine H&M’in lükse yönelmesi oldu. Dünyadaki erkek ve kadınlara mutluluk ve güzellik katma felsefesini paylaşan ancak farklı kutuplarda olan iki firmanın beraber çalışabilmesi fevkalade bir deneyimdi.” Alber Elbaz, Lanvin Sanat Yönetmeni
Lanvin; Karl Lagerfeld, Stella McCartney, Comme des Garçons ve Sonia Rykiel’den sonra H&M ile işbirliği yapan en son markadır. En kısa zamanda Lanvin for H&M koleksiyonu 2 Kasım’da yayınlacak özel bir film ile tüm dünyaya gösterilecek. Bu filmi herkes www.hm.com adresinden izleyebilecek. Filmin ilk gösteriminden sadece üç hafta sonra 23 Kasım'da müşteriler Lanvin for H&M’in göz alıcı parçalarına dokunabilecekler.

H&M announced next collaboration to be with Lanvin. It's a great news for me because I really like to see both names together and since the brand will open their first store in Istanbul in November, this kind of news are more meaningful for us.

The collection will be presented to the world on 2nd November and after 3 weeks later on 23rd  our hands will be on the great pieces.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...